TARIMSAL ÖRGÜTLERİN DURUMU HAKKINDA ÇALIŞMA


 

TARIMSAL ÖRGÜTLERİN DURUMU

Tarım Bakanlığına atanan her bakan ilk iş olarak tarım sektöründeki örgütlenme üzerine eğilir. Tarımda aşılması beklenilen onlarca sorunun içinden ilk sırayı nedense tarımsal örgütler alır.

Tarım ve Orman Bakanımız Sn. Dr. Bekir PAKDEMİRLİ’ de kendisinden önceki Bakanlar gibi aynı konuya yoğunlaştı. Bunun için Tarım Reformu Genel Müdürlüğü bir çalıştay yaptı. Çalıştaya Tarım sektöründe faaliyet gösteren tüm kuruluşların Merkez Birliği Başkan ve yöneticileri katıldılar.

24 Nisan 2019 Çarşamba günü Tarım ve Orman Bakanlığı Uluslararası Eğitim Merkezi (UTEM) de yapılan çalıştayın sonuç çıktısı Bakan PAKDEMİRLİ’ ye rapor olarak sunulacak.

Bu çalıştaya HAYKOOP Merkez Birliği’ni temsilen katılan başkanımız Faruk ÖZEN çalıştay hakkında açıklama yaptı. Başkan ÖZEN’ in açıklaması şöyle;

-“ Tarım ve Hayvancılık alanında faaliyet gösteren kooperatifler, birlikler bir araya getirildi ve tarımsal alanda yeni bir örgütlenme modeli oluşturulması için bizlerin fikirleri alındı. Bakanlık tarımsal örgütlenmede yeni bir yapılandırma arayışında. Anladığımız kadarıyla tarımsal örgütlerin sayıca fazla olması Bakanlığı rahatsız ediyor. Evet, bugün köylerde tarım ve hayvancılık yapan çiftçilerimiz geçmişte Bakanlığın yanlış uygulamaları sonucu birçok birliğe üye olmak zorunda bırakıldı. Biz o yıllarda bugünleri düşünerek yapılanın yanlış olduğunu söylemiştik ama bizi dinlemediler. Bakanlık bir yığın birlik kurdurdu ama şimdi bu birliklerden rahatsızlık duyuyor. Peki, bu birlikler kendileri mi kuruldu. Devletin çıkardığı kanuna göre ve yine Bakanlığın izniyle kuruldular. Hatta bizzat Bakanlık kurdurdu. Bazı Milletvekilleri bunların kuruluşunda etkin rol oynadı. Şimdi örgüt kirliliği var deniliyor. Bir defa burada bu tespiti yapmamız gerekir. Örgüt kirliliği varsa sebebi örgütler değil.

PEKİ, NE OLACAK?

Bakanlık her kurumun görev tanımını yapıp birliklere görevleri dışına çıkmaması yönünde karar almak istiyor. Yıllar önce söylediğimiz gibi şimdi bununda yanlış olduğunu söylüyoruz. 1969 yılında çıkarılmış 1163 sayılı kooperatifler kanununa göre kurulan kooperatiflerimiz, 1957 yılında çıkarılan ve 2010 yılında yeniden düzenlenen 6964 sayılı kanunla kurulan ziraat odaları, 1972 yılında çıkarılan 1581 sayılı kanunla kurulan Tarım Kredi Kooperatifleri sektörün en eski kuruluşları olarak faaliyet göstermektedirler. Daha sonra ilk olarak 1994 yılında mahalli idareler olarak kurulan süt birlikleri, Islah birlikleri 2005 yılında çıkarılan 5200 sayılı yasa ile yeni halini halan üretici birlikleri, 2010 yılında 5996 çıkarılan sayılı yasa ile kurulan damızlık ıslah ve yetiştirici birlikleri sektöre girince çiftçi bu konudan rahatsız olmaya başladı. Çünkü ana faaliyet konusu hayvancılık olan bir çiftçi hem süt hem et hem de bitkisel üretim yapmaktadır. Bu üretimleri için verilen devlet desteğini alabilmek adına ürettiği her ürün için ayrı ayrı birliklere üye olma zorunluluğu getirildi. Tabi 5200 sayılı yasanın çıkarılmasında Avrupa Birliğine üyelik müzakereleri etkili oldu. Tarımda kayıt dışı üretimi kayıt altına almak adına verilen tavsiye mektubuna göre apar topar bu kanun çıkarıldı. Hâlbuki üretimi kayıt altına almak için mevcut oda ve kooperatifler kullanılabilirdi. Öyle olmadı yenileri eklendi. Tavuk için hem 5200 sayılı yasaya hem de 5996 sayılı yasaya göre iki birlik kuruldu. Arı, inek, tohum yetiştiricileri içinde aynı durum oluştu. Dana keseceksin destek istiyorsan Et Birliğine, Sütüne destek istiyorsan süt birliğine, buzağı desteğini farklı almak istiyorsan Damızlık birliğine, bu hayvanları doyuracaksın mısır, yonca ekeceksin yem bitkisi desteği almak için ÇKS ye kayıt için Ziraat Odasına, bu ürünleri sulaman gerekiyor Sulama Birliğine, yaptığın faaliyetler için uygun kredi kullanmak istiyorsun Tarım Krediye üyelik şartı geldi. İşte bu kısır döngü çiftçinin tepkisine neden oldu. Çünkü gittiği her kapıda doğal olarak üyelik aidatı isteniliyor.

KOOPERATİFÇİLİK ÖRGÜTLENMENİN NERESİNDE?

Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ve bunların üst birlikleri çiftçinin sermaye payı ödeyerek ortaklık ilkesine göre girdiği ve çiftçinin her türlü ihtiyacını temin etmeye, ürettiğini satmaya veya tesis kurup işlemeye muktedir kuruluşlardır. Aidat ödemediği için çiftçi kooperatiften rahatsız olmuyor. Ancak kooperatiflerin en büyük sorunu ticari faaliyetleri esnasında ortaya çıkıyor. Yönetimsel sorunlar, borç-alacak dengesizliği kooperatiflerin imajını zedeliyor.

TARIMSAL ÖRGÜTLENMEDE KOOPERATİF MODELİ BENİMSENMELİ

Kooperatifçiliğin tüm dünyada bir karşılığı var. İleri seviyedeki ülkelerde baktığınızda kooperatifçiliğinde ileride olduğunu görürsünüz. Ancak Almanya, Fransa, ABD, Japonya gibi kooperatifçiliğin üst düzeyde yapıldığı ülkelerde denetimin ve bu konudaki yasaların da sert olduğunu görürsünüz. Bizde ise denetim ve cezai yasalar zayıf. Bunun için kooperatiflerin köy ve ilçelerinde etkin olmasına imkân verecek uygulamanın yürürlüğe konulmasını talep ediyoruz.

AKREDİTASYON!

Bakanlıktan isteğimiz aslında tüm dünyada her sektörde uygulanan bir metot. İdari ve Mali yönden kriterleri koyup bu kriterleri yerine getiren kooperatifleri akredite edip bazı yetkilerini devir edecek. Bu yetkiler; Hayvan alım satımında pasaport çıkarma, aşılama yapma, küpe takma, ÇKS kaydı, Et ve Süt kayıt sistemine veri girme gibi işleri kooperatif yapabilecek. Bu işler için gerekli alt yapı yeterliliği olup olmadığı akreditasyon esnasında ortaya çıkacak. İşte çiftçiyi oradan oraya koşturmadan tüm işlerini tek noktadan yapabilme imkânı budur. Kooperatif olmayan köyler ya kuracaklar yâda en yakın kooperatife ortak olacaklar. Diğer birlikler birlik olarak yapamadıkları faaliyetleri iktisadi işletme kurarak yapıyorlar. Yani birlik mantığından çıkıp işletme mantığına dönüyorlar. Zaten kooperatifler birer ticari işletmedir. Bu sebeple diğer birlikler de iktisadi işletmelerini kooperatife dönüştürebilir. Akreditasyon merkezi tam bağımsız çalışacak ve hiçbir siyasi tesir altında kalmayacaktır. İşte o zaman görülecek ki kooperatifler hızla büyüyecek, çiftçinin sütünü, etini, domatesini, buğdayını toplayıp satacak, ihtiyacı olan tüm hammaddeyi ve girdiyi daha ucuza mal edecek. Karmaşa ancak böyle biter. Devletin çiftçiye verdiği destekler üzerinden politika yapılması engellenmiş olur. Tarıma reçete yazılacaksa ilk sıraya kooperatifçiliği yazmalıyız.”

GENEL MÜDÜR HASAN ÖZLÜ KATILIMCILARA TEŞEKKÜR ETTİ

Çalıştayın sonunda bir konuşma yapan Tarım Reformu Genel Müdürü Hasan ÖZLÜ katkı sağlayan herkese teşekkür etti. Raporu Bakan beyle paylaşacağını ve sonraki aşamalarda tekrar bir araya gelineceğini söyledi.

;