BU İŞ BU KADAR BASİT OLMAMALI...


Balıkesir Haykoop Başkanı Faruk ÖZEN son günlerde büyükbaş hayvanların su kaynaklarını tükettiği ve sera gazı salınımı ile ekolojik dengeyi bozduğu haberleri üzerine bu konuya detaylı bir açıklama yaptı. Tamda küresel güçlerin yapay et ile ilgili açıklamalar yaptığı bu dönemde bu tür açıklamaların yapılmasını doğru bulmadığını belirten Başkan ÖZEN şu açıklamayı yaptı.

ÇİFTÇİLİK BU KADAR KOLAY OLMAMALI…

Hayatında hiç hayvan görmemiş kişilerin hayvancılık sektörüne girmesi ile birlikte hayvancılıkta sorunlar artmaya başladı.

Masa başı hesaplarla et ve sütte karlılık hesabı yaparak çiftinin çok para kazandığını zannedenler balıklama hayvancılığa girip sektörü karmaşık hale getirdi. Sonra gerçeklerle yüzleşip batıyorlar ve devlete sitem ediyorlar.

Hayvancılığın itibarlı sektör olması için her önüne gelenin bu sektöre girmesine izin verilmemeli.

Yeni işletme başvurularında başvuru sahibinden tecrübe müddeti aranmalıdır, yatırım yapacağı köyde ikamet şartı aranmalıdır, ek vergiler yada desteklemelerden kısıtlamalar yapılmalıdır.

Bunları neden söylüyorum;

  • Ülkemizde son yıllarda et fiyatları biraz yükseldiğinde hemen binlik, beş binlik yada on binlik kapasiteli besi işletmeleri açılıyor. Bunları açanlar sektör dışı yatırımcılar.
  • Ülkemizde ne zaman süt fiyatları biraz artsa aynı şekilde büyük işletmeler açılıyor.
  • Sonra bu besi işletmeleri hayvanlarını kesince yenisini iç piyasadan almıyor Bakanlığa baskı yapıp illa ki ithal hayvan isterim diyor.
  • Yine et krizi çıktığında Bakanlığa baskı yapıp Et ve Süt Kurumu benim hayvanlarımı kessin diyor, hatta yüksek fiyattan kessin diyor.
  • Kısacası her şey istediğim gibi olsun diyor.

Bu işletmelerin yarattığı sorunlardan bizim aile işletmelerinin sorunları ön plana çıkamıyor.

  • Şimdi ise yeni bir akım başladı. Su kaynakları için büyükbaş hayvancılığı tehdit görüyorlar. Bu yüzden büyükbaş hayvan sayısının belirli bir düzeyde kalması gerektiği bunun yerine küçükbaş hayvancılığın artması yönünde çalışma başlatılacak. Diğer yandan Bakanlık bir bakıyorsunuz düve kesimini yasaklıyor ki hayvan sayısı artsın, sonrasında ise büyükbaş hayvanların eko sisteme tehdit oluşturduğu yönünde açıklamalar yapılıyor. Tamda Bill Gates’in yapay et konusunu dünya gündemine taşıdığı bir dönemde.

 

Evet Ülkemizin iklim ve toprak yapısına baktığımızda hayvan sayısı arttıkça yem açığı da artmaktadır. Bu defa hayvandan kazanılan para yeme gitmekte ve kısır döngüye girilmektedir.

O vakit 2008 yılında yaptığımız bir hayvancılık seminerinde söylediğimiz bir teklifi tekrarlamak isteriz. Önüne gelenin, iştahı kabaranın hayvancılığa girmesini engelleyen mevzuat geliştirilsin. Mevcutta hayvancılık yapan işletmelerin gelişimi için çalışmalar başlatılsın. Köylerde ikamet edenlere öncelik tanınsın. Teşvikler buralara aktarılsın. Tarım Bağkur primi ödeyenlere pozitif ayrımcılık yapılsın ve prim desteği verilsin. Gençlerin daha fazla desteklenmesi yönünde mevzuat değişsin. Hayvan varlığı azaldığında kapasite artırımına ilave destek verilerek denge sağlansın. İlla ki bir ithalat olması gerekiyorsa canlı hayvan getirip onlara birde yem yedireceğimize, su içireceğimize ihtiyaca göre piyasayı bozmadan doğrudan et getirilsin. İşletmelerin her üç aylık periyotta e-devlet üzerinden güncellenmesi şartı getirilsin ki elimizdeki hayvan sayımızı net olarak bilelim. Ülke hayvancılığının geleceğini %80 lik paya sahip olan aile işletmeleri üzerine mi kuracağız? Yoksa % 7 paya sahip mega işletmelerin üzerine mi?. %12 olan işsizlik nereye varır? Göç nereye varır? Tekelleşmenin getireceği ekonomik sıkıntılar hangi boyutta olur? Bunları iyi ölçmek ve uzun soluklu bir politika üretmek gerekiyor.

Son söz; Nasıl ki her aklına esen benzinlik açamıyorsa, hukuk fakültesini bitiren avukat dahi ruhsat almadan büro açamıyorsa, lokanta açmak için, berber olmak için bu işi iyi yapmak yeterli olmuyorsa illaki belgelemek gerekiyorsa çiftçilik içinde benzer kriterler getirilmelidir. Böylece hayvancılık itibarlı bir meslek olacaktır.

;